Tekrar merhaba

Şehrin arka sokaklarında gezerken gördüğüm ve daha önce orada olmadığına emin olduğum küçük dükkanın camekanından bakarken düşündüm, “bu dükkanın burada daha önce olmadığından eminim” ve dünü düşündüm, yine kendimden emin bir şekild kendimle konuştum, “bu dükkan daha önce burada yoktu, eminim” dedim. Kendim cevap vermeyince camekandan içeriye bakarak neler olduğuna göz gezdirmeye başladım. Başladığım an tanıdık bir şeyler geldi, hatırlıyor gibi oldum bunları bir yerden ama az önce o kadar emindim ki bu dükkanın daha önce burada olmadığından. Biraz daha detaya inmeye karar verdim ve cesaretimi toplayıp dükkandan içeriye girdim. Evet karar verdim girince, bu dikkan daha önce burada yoktu, kesinlikleydi. Çalışanlardan biri yanıma geldi ve “yardımcı olabilir miyim?” diye sordu. Ama o an o çalışan o kadar tanıdık geldi ki sanki dün bahçede tavla oynadık, bira içtik onunla. “Yoksa bu dikkan daha önce burada var mıydı?” diye bir an şüphelendim. Ancak tekrar silkelendim ve bu dükkanın daha önce burada olmadığına bir kez daha kanaat getirdim. Bu dükkan daha önce burada yoktu eminim. Şehrin arka sokaklarını çok iyi bilirim ve bu dükkanı da bilirdim daha önce olsaydı. Yoktu nokta. Çalışana kafamla nazikçe hayır işareti yaparak arka tarafa doğru ilerledim ancak çalışan da benimle yürüdü. Daha önce burada olmayan bir dükkanın içinde yürüken daha önce burada olmayan dükkanın çalışanı neden benimle yürüyordu acaba. Bu gizemi çözmenin tek bir yolu vardı. Ben tüm dükkanlardaki fiyatları bilirdim ve bu dükkandaki fiyaları biliyorsam şehrin arka sokaklarındaki bu yer daha önce vardı, bilemezsem şehrin arka sokaklarındaki bu yer yoktu. Bu testi yapmaya karar verdim. Şehrin arka sokaklarındaki daha önce görmediğim küçük dükkanın çalışanına sordum “bu ne kadar?” cevabı anında veremedi, bir an duraksadı şehrin arka sokaklarında daha önce görmediğimim küçük dükkanın tanıdık gelen yüzü olan çalışanı ve konuştu “27 lira ama sizce kaça olmalı?” dım dım dım dım dımdımdımdım(javs müziği) “yeterince pahalı olmamalı” diyerek gelen atağı savuşturdum. Daha önce burada olmadığına emin olduğum bu küçük dükkanın tanıdık gelen siması olan çalışanı birden afalladı savunmam karşısında. Atağa geçmenin tam vaktiydi artık. Yüksek sesle “33 lira olamlıydı” dedim. Birden sesim şehrin arka sokaklarında daha önce burada olmayan küçük dükkanın duvarlarında yankılandı. Daha önce gördüğümü düşündüğüm şehrin arka sokaklarındaki daha önce görmediğim küçük dükkanın tanıdık gelen siması olan çalışanı yine şaşırdı ve yine duraksadı. Bir kaç saniyelik sessizlik sonrası arka taraftaki ürünleri göstererek “33 liralıklar orada” dedi. Şehrin arka sokaklarındaki daha önce orada olmadığına emin olduğum küçük dükkanın tanıdık gelen siması olan çalışanının gösterdiği yöne doğru ilerledim ve aman tanrım ne göreyim! Gerçekten tanıdık simalı çalışan haklıydı. Ancak ben şehrin arka sokaklarındaki tüm küçük dükkanları bilir, satılan ürünlerin fiyatlarını ezberimde saklardım. Daha önce orada olmadığına emin olduğum şehrin arka sokaklarındaki bu dükkandan koşar adım çıktım. Bir kaç adım attıktan sonra arkama döndüm. Şehrin arka sokaklarında olan ve daha önce burada olmadığına emin olduğum dükkanın aslında hep burada olduğunu anımsadım. Ve dahası şehrn arka sokaklarındaki ve burada olduğunu bildiğim tanıdıkgelen siması olan çalışanı da bizim yan komşu Nazife teyzenin küçük oğlu sümüklü Hıdırdı. Şehrin arka sokaklarındaki küçük dükkanlar arasından evime doğru ilerlerken bu gizemi çözdüğüm için gurur duyuyordum kendimle.